8 Nisan Dolunay da Rüya Görmek

 

8 Nisan

8 Nisan’da Dolunay Terazi, Güneş Koç ekseninde parlıyor. Oğlak’ta Jüpiter-Plüto Kavuşumu var. Nisan daha iyicil, halen tedbirli, halen endişeli. Arketip Venüs kendimizle ilişkimiz, öteki ile ilişkimiz, Kolektif ile ilişkimiz… Birbirine bağlı linkler…Kendimizde tahammül edemediklerimiz, kırmızı çizgilerimiz, kişisel tercihlerimiz Gölge taraflarımız…Eyvallah, isyan, kriz arasında ince çizgiler, dipten yukarı, öncelikleri güncelleyip, yarara, ilhama dönüştürebilmek Dolunay da bencillik girdabından çıkartır bizi. Bu Dolunay Mart’tan gelen eksikleri tamamlıyor biraz biraz. Kendine dair temizlikleri yapanlar, nefeslenmeye başlıyor. Rağmenli sevgiler dönüşüyor ya da sönüyor yenileniyor. Doğa intikam alıyor diye bağırmak yerine döngü anlaşılmaya başlıyor belki…

Rüyada Renkleri Görmek

Bu Dolunay Rüyalarında Sıkıntılı Rüyalar biraz açılıyor. İçsel sorgulamalar, rüyalarda hayatımızdaki figürlerle olan ilişkilerimiz var. Rüya Okumaları çalışmalarında Danışanlarım la , ilham rüyalarını deneyimledik. Hem günlük yaşamın çözümleri, hem de ilhamla tasarlamak projelendirmek yazmak çizmek renklendirmek ,Mekânları gördüğümüz rüyalarda, pastoral sayılabilecek kadar renk olan doğa rüyalarında var.İçsel ilhamı gözlemlemek, uyanma hissinin dikkatine odaklanmak güzel kapılar açabilir. Kalp Çakra, Boğaz Çakra dengelemeleri, Lazulit, Labrador, Selenit destekleyici olabilir. Değerler çalışması, Benim değerimi belirleyenler, kendi hakkımdaki zanlarım, tabularım ile ilgili her tefekkür içsel ilhamı güçlendirir Bu Dolunay’da…Ne kadar uyumlandın ? Sarkaç çalışıyor, yaşam formları uyumlanıyor, uyumlanamazsa gidiyor…

Çiçekler açıyor, kuşlar ötüyor, doğa canlanıyor. Bu ara mola bitecek , hayat soracak öğrendin mi bir şeyler ? Biraz değişebildin mi? Asıl olmazsa olmazların neymiş? Asıl renk, asıl nefes neymiş? Şefkatin var mı dünyaya?  Büyük Rüya Gören tekrar soracak…

Dolunay parlıyor yenilenen Sana Bana Hayata !

Sevgiyle …

aydakikedi.

“…Akılla bir konuşmam oldu dün gece; Sana soracaklarım var, dedim; Sen ki her bilginin temelisin, Bana yol göstermelisin. Yaşamaktan bezdim, ne yapsam? Birkaç yıl daha katlan, dedi. Nedir; dedim bu yaşamak? Bir düş, dedi; birkaç görüntü. Evi barkı olmak nedir? Dedim; Biraz keyfetmek için Yıllar yılı dert çekmek, dedi. Bu zorbalar ne biçim adamlara dedim; Kurt, köpek, çakal makal, dedi. Ne dersin bu adamlara, dedim; Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi. Benim bu deli gönlüm, dedim; Ne zaman akıllanacak? Biraz daha kulağı burkulunca, dedi. Hayyam’ın bu sözlerine ne dersin, dedim: Dizmiş alt alta sözleri, Hoşbeş etmiş derim, dedi… ” Fazıl Say.

“…Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok. Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok. Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok. Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok…” Ömer Hayyam



Bir cevap yazın